Литмир - Электронная Библиотека
A
A

Ağ yorğan çəkilibmi dərələrə, çöllərə.

Bəs qar yağıbsa əgər, kim qartopu oynayır,

Kim qar adan düzəldir, kim buz üstə sürüşür?

Yada salırmı bizi həyət, bağça, çöl, dərə

Kim dən verir görəsən ac qalan sərçələrə?

Görən darıxırmı heç bizim üçün sərçələr,

Onlarda bizim kimi bəlkə didərgindilər.

Bəlkə onlar da getmir biz getməyən yerlərə

Rast gələn olubmu heç didərgin sərçələrə?

25 ildir gözü yol çəkən kəndimiz. Bəlkə dönərlər, bəlkə qayıdarlar, bəlkə məni unudublar, bəlkə heç qayıtmayacaqlar, bəlkə, bəlkə... Bəlkədə, bəlkələrdən yorulmuş kəndimiz. Bəlkə birdə ne vaxtsa səni görmək bizə qismət olar. Bəlkədə...

Atilla Oral

(Türkiyə)

Nuri Paşa Türk varlığının yükselmesi için çalışan idealist bir Türk aydını

1918 yılının ilk aylarıydı. Savaşın kaderi Osmanlı Devleti’nin katıldığı ittifakın aleyhinde gelişmeye devam ediyordu. Savaşın sonuna yaklaşıldığı atık iyice belli olmaya başladığı bir dönemdi. Türk ordusu dört buçuk yıl boyunca yedi cephede düşman ordularıyla savaştı. Mehmetçik yorgun ve bitkin haldeydi.

Azerbaycan’da Türk varlığı yok ediliyordu. Çaresiz kalan Azerbaycan Türklerinin feryatları ve Azerbaycan’dan üst üste gelen kötü haberler İstanbul’a da ulaşıyordu. Büyük devletler bütün bu katliamlara kayıtsız kalıyordu. 1918 yılı Mart ayında Baku’de yapılan büyük katliam bardağı taşran son damla oldu. 18 Mart - l Nisan 1918 tarihleri arasında on binlerce Azerbaycan Türk’ü şehit edildi. Baku’de yaşayan Türk halkının yarısı da şehri terk etmek zorunda kaldı. Dünyanın seyirci kaldığı büyük katliamlara Osmanlı ülkesinde yaşayan Türkler daha fazla kayıtsız kalamadı.

Osmanlı Devleti "Kafkas İslâm Ordusu" adında bir ordu kurdu. Yeni oluşturulan ve özel olarak kurulan bu ordunun harekât alanı Osmanlı Devleti sınırları kilometrelerce uzağında Kafkasya’daydı. Ordunun birici hedefi ise katliamlara uğrayan ve kendi vatanında esir yaşayan Azerbaycan halkını kurtarmaktı. Meşru bir müdafaa duygusuyla yola çıkan Mehmetçik Azerbaycanlı Türk kardeşlerine yardım elini uzattı ve zulme uğrayan soydaşlarına özgürlük götürdü.

Kafkas İslâm Ordusu bu kutsal ve tarihi görevi şerefle ve büyük bir başarıyla tamamladı. Tarihe altın harflerle yazılacak büyük bir zafer kazanıldı. Zaferin gerçek sahibi Nuri Paşa ve kumandasındaki Kafkas İslâm Ordusu'nun kahraman Osmanlı ve Azerbaycan Türklerinden oluşan Mehmetçiklerdi. Türk birlikleri Azerbaycan'dan çekildikten sonra; İngilizler, İran üzerinden Bakû'ye girdi. Ancak İngiliz işgal ordusu sivil yönetime karışmayıp sadece askeri işgalle yetindi. Yönetime müdahale etmedi.

İstanbul işgalinde olduğu gibi milli hareketin önderlerini hapsetmedi. Azerbaycan Türkleri içinde Vahdettin, Damat Ferit, Ali Kemal vb. gibi hainler mevcut değildi. İngilizler bu nedenle; Azerbaycan Türkleri arasında vatan ve milleti aleyhine çalışacak hain bulamadı. İngiliz ordusu İstanbul işgalinde izlediği baskı ve şiddet yöntemlerini Bakû'de uygulayamadı. Azerbaycan ülkesi ve Bakû, İngiliz işgali sırasında Azerbaycan Türklerinden oluşan hükümet tarafından idare edilmeye devam etti.

Azerbaycan Türkleri için Kafkas İslâm Ordusu'nun zaferi çok önemliydi. Bu zafer Azerbaycan'da Türk varlığının birlik halinde ve dimdik ayakta olduğunun ispatıydı. Kafkas İslâm Ordusu seferi sayesinde Azerbaycan Türkleri çok büyük olanaklar elde etti. Söz konusu bu gerçeği Azerbaycanlı düşünce adamı Mirza Bala şu cümlelerle ifade ediyor:

"Tarihi vazifesini şerefle ifa edip giden Kafkas İslâm Ordusu kendisinden sonra genç milli bir ordunun nüvesini bırakmış bulunuyordu. Bu ordunun temin ettiği nizam ve intizam sayesindedir ki, İngiliz İşgal Ordusu Kumandanlığı Azerbaycan istiklâlini tanımaya ilk adım olmak üzere, Azerbaycan Hükümetini yegâne meşru makam olarak ilan etmiştir."[1]

Yukarda söz edilen gerçeği; Efendizâde Mehmet Şerif Bey; 1921 yılında yayımlanan "Azerbaycan İnkılâbı" adlı eserinde şöyle ifade ediyor:

"Azerbaycan'ı İngilizler işgal etmişlerdi. İngilizlerin oraları işgali evvelce zannedildiği gibi Azerbaycanlılar için fena netice vermedi. İngiliz işgali altında Ermenilerin taşkınlık yapacakları vesaire beklenirken, bunlar olmadığı gibi en nihayet Azerbaycan'ın kendi kendini idare etmelerine de İngilizlerce muhalefet edilmedi. Bakû'nün Türkler tarafından kuşatılması sırasında Ermeniler İngilizleri yalnız bırakıp kaçmış olduklarından, İngilizler üzerinde Ermenilerin nüfuzu kalmamış olduğu gibi, o sıra iktidarda bulunan Azerbaycan hükümetinin İngilizlere hoş görünecek harekette bulunmalarının da tesirleri görülmüş oldu. Bir aralık Bakû'de Rus milliyetperverler reisi Peçeragof'un entrikaları ve bu entrikalara kapılan bazı Müslüman reislerin yanlış hareketiyle Azerbaycan istiklâli suya düşer gibi görünüyor idiyse de çok şükür bunlar olmadı. Azerbaycan mütarekeden sonra bir sene kadar İngiliz işgali altında kaldıktan sonra, İngilizler oralarını tahliye etmiş, ancak ondan sonra on ay kadar büsbütün müstakil olarak Azerbaycan kendi kendisini idare etmiştir."[2]

Nuri Paşa Bakû’nün tahliyesini bilerek geciktiriyor.

Mondros Mütarekesi gereği Bakû İngiliz işgaline girecekti. İngiliz Generali Thomson, Nuri Paşa'dan 17 Kasım’a kadar Bakû’nün tahliyesini istedi. Tahliye için sürenin çok az olduğu konusunda Nuri Paşa ve Mürsel Paşa'nın; 26 Kasım’a kadar bu sürenin uzatılması yolundaki ricalarını reddetti. Nuri Paşa'ya bir ültimatom veren General Thomson, 17 Kasım'a kadar Osmanlı birliklerinin Bakû'den çekilmesini ve şehrin teslimini istedi.[3] Nuri Paşa İngiliz generalinin ültimatomunu dinlemedi. Bakû’den çekilmeye karşı direndi. Nuri Paşa’nın tahliyeyi uzatıp zaman kazanmaya orduyu dağıtmak ve silâh teslim etmek istemiyor ve çok farklı şeyler düşünüyordu.

Nuri Paşa General Thomson’un tahliye için şart koştuğu süreyi yaklaşık bir ay geciktirdi. Nihayet Türk Ordusu 12 Aralık 1918 sabahı Bakû’yü tahliye etti.[4] Ancak Mondros Mütarekesi’nin 11. Maddesi bahane eden İngilizler, tahliye kararına karşı direndiği gerekçesiyle Nuri Paşa’nın yakalanması emrettiler."[5]

Osmanlı Devleti Askeri Komiserlerinden Yüzbaşı Selâhattin Bey[6] Kafkas İslam Ordusu’nun Azerbaycan’dan tahliyesi ile görevlendirilen subaylardan biriydi. Yüzbaşı Selâhattin Bey ordunun tahliyesi sırasında Bakû'den Batum'a kadar en son kademesinde görevliydi. İngiliz Komisyonu ile beraber bizzat çalışarak gerçekleştirilen tahliyeyi idare etti. Selâhattin Bey Türk Ordusu'nun Bakû'de kaç gün ve kaç saat kaldığını şöyle anlatıyor:

"Bakû Türk Ordusu tarafından 15 Eylül 1918'de zapt edildi. 12 Aralık 1918 sabahı saat üçte tahliye edildi. İngiliz kıtaları aynı gün saat 10'da Bakû'ye girdi."[7]

Nuri Paşa Osmanlı ordusundan atılıyor

Sultan Vahdettin işgal kuvvetlerine yaranmak adına birçok yetenekli ve yurtsever Türk subayını ordudan attırdı. Ordudan kaydı silinenler arasında başarıyla görevini yapan birkaç ay evvel Azerbaycan Türklerini katliamdan kurtaran Kafkas İslâm Ordusu Kumandanı Nuri Paşa da vardı.[8]

Nuri Paşa’nın Osmanlı ordusundan atıldığını bildiren karar. Osmanlı'nın resmi gazetesi Takvim-i Vekayi’de 25 Kasım 1918 tarihinde ilan edildi. "Harbiye Nezareti Muamelat-ı Zatiye Müdüriyeti’nden: Azerbaycan Hükümeti hizmetine dahil olduğunu beyan eden İslâm Ordusu Kumandanı Fahri Ferik Nuri Paşa’nın Orduyu Osmani’den kaydı terkin edilmiştir."[9]

"Nuri Paşa terkini"[10] başlığıyla Minber[11] gazetesinde yayımlanan haberde Nuri Paşa’nın Osmanlı ordusundan kaydının silindiği ve ordudan atıldığı şöyle duyuruldu: "Harbiye Nezareti Muamelât-ı Zatiye Müdüriyeti’nden: Azerbaycan Hükümeti hizmetine dahil olduğunu beyan eden İslâm Ordusu Kumandanı Fahri Ferik Nuri Paşa'nın Ordu-yı Osmaniye’den kaydı terkin edilmiştir."[12]

5
{"b":"614716","o":1}